Qhibmc. İZMİR depremi sonrası 2 ayrı noktada yerin altından sıcak su kaynakları çıkmaya başladı. Suyun sıcaklığı 35 dereceyi aşıyor. İZMİR Seferihisar ilçesinin açıklarında 30 Ekim'de meydana gelen büyüklüğündeki depremin ardından Urla ilçesinin Gülbahçe Mahallesi'nde denize yakın iki ayrı alanda yer altından sıcak su kaynakları çıkmaya başladı. 35 derece sıcaklıktaki suyun yer altından depremin ardından çıkması Gülbahçe Mahallesi'nde korku yarattı. Çiğli ilçesinin Tuzla bölgesinde de yeni sıcak su kaynaklarının çıktığı belirlendi. Dokuz Eylül Üniversitesi DEÜ Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi DAUM Müdürü ve Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hasan Sözbilir, ekibiyle Gülbahçe'ye gelerek inceleme ve araştırma yaptı. Artçılara değindi Prof. Dr. Hasan Sözbilir, İzmir'deki fay düzleminin tümü kırılana kadar artçı sarsıntıların süreceğini belirterek, "Önümüzde bir örnek var. 24 Ocak'ta Elazığ depremi büyüklüğünde deprem üretti. O andan itibaren 10 ay geçti, artçılar hala devam ediyor. Bizim buradaki bölgede de fay düzleminin tümü kırılana kadar artçılar devam edecektir. İki, üç hafta değil, birkaç ay sürecektir. büyüklüğüne varan artçılar doğal olarak karşılanması gerekiyor." dedi. Sözbilir, "Şu an en büyük şok yaşandı. Onun artçıları yaşanıyor. Başka fayı tetikler mi tetiklemez mi onunla ilgili ayrıntılı çalışma yapılıyor. Deprem olduktan sonra yeni bir proje başlatıldı. Bir günde bilim insanları araziye girip devletin imkanıyla çalışma yapıyor. Proje kapsamında Dokuz Eylül Üniversitesi Deprem Araştırma Merkezi, Afyon Kocatepe Üniversitesi, Yıldız Teknik Üniversitesi Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü'nden bilim insanları bu bölgede çalışmaya başladı. Şu anda bu bölgelere GPS istasyonları kuruluyor. İstasyonlarda bu bölgedeki hareketler milim milim ölçülecek" sözlerini kullandı. İzmir Seferihisar'da meydana gelen ve büyüklüğü AFAD'ın verilerine göre Kandilli Rasathanesi'ne göre ise olarak açıklanan deprem sonrası birçok bina yıkılırken, 25 kişi hayatını kaybetti, 804 kişi de yaralandı. Bölgede arama kurtarma çalışmaları devam ederken İTÜ Jeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Okan Tüysüz'den "İzmir depremi olası büyük İstanbul depremini tetikler mi?" sorusuna da cevap geldi. Depremin büyüklüğü nedeniyle diğer şehirleri etkilemesinin normal olduğunu belirten Prof. Dr. Tüysüz, "Ege bölgesi daima bu tür depremlerin beklendiği bir yer. İstanbul'daki fayı etkilemesi söz konusu değil, kendi başına bir depremdir. 1955 yılında meydana gelen Söke-Balat depremi ile çok benzer özellikleri vardır. Yer olarak da benzerdir" dedi. PROF. DR. NACİ GÖRÜR RİSKLİ BÖLGELERİ AÇIKLADIBilim Akademisi Üyesi ve Deprem Uzmanı Prof. Dr. Naci Görür katıldığı bir canlı yayın programında, ülkemizde deprem konusunda kırmızı alarm veren bölgeleri tek tek açıkladı. İşte Prof. Dr. Naci Görür'ün o açıklamaları; "Birincisi Marmara bölgesi çok ciddi ve çok dikkat etmemiz lazım. İkincisi Bingöl Karlıova ile Erzincan arası, bir diğeri ise Doğu Anadolu fay hattı üzerinde Karlıova, Çelikhan Erkenek, Maraş Türkoğlu bölgesi dikkatli olunması gereken yerler'' Instagram'dan takip etmek için tıklayınız Migren günümüz dünyasında yaşadığımız tempoya hiç de uygun olmayan, ciddi maddi ve manevi kayıplara eşlik eden ve sık görülen bir hastalıktır. Bir hastalığın tedavi edilmesi öncesinde doğru bir şekilde tetkik edilmesi prensibi bu hastalıkta da geçerliliğini baş bölgesinin duyu siniri olarak bilinen trigeminal sinir dallarının sıkışması veya basıya uğraması sonucunda oluşan şiddetli ağrıyla kendini gösterir. Özellikle bazı farklı şikayetlerin eşlik etmesi mide bulantısı vs. migren hastalığının karakteristik hastalığında, tedavi için ilk seçenek ilaç kullanımı ile ağrıları baskılamak olacaktır. Eğer yanıt alınamazsa uygulamaları ve cerrahi tedavi ile yüksek oranda başarı duyusunu sağlayan trigeminal sinir dalları belli sebeplerle sıkışmaktadır. Sırasıyla kemikten çıktığı bölgede darlıklar, çevresinde bulunan kasların yaptığı bası veya etrafında bulunan damarların genişlemesi sonucunda sıkışma olabilir. Hatta bunların bir kaçı aynı anda olabilmektedir. Sadece kasların yaptığı basıyı ortadan kaldırmaya yararken, cerrahi tedavi sırasında bu problemlerin tamamını kalıcı olarak ortadan kaldırmak mümkün ağrısı özellikle trigeminal sinirin geçtiği tüm alanlardan tetiklenebilmektedir. Bu nedenle ameliyat öncesinde ayrıntılı bir muayene ile tetikleyici noktalar belirlenmeli ve eğer gerekli ise USG ile genişlemiş damarlar sebep olan sinirler genellikle, alın, göz kenarları, şakak, ense ve kulak arkasında rahatsızlık yaratırlar. Bazen tüm bu bölgelerde ağrı yaşayan hastalarımız da olmaktadır. Bölgeye göre sinirin basıdan kurtarılarak rahatlatılması veya tamamen çıkarılması, kalıcı tedaviye olanak bölgesinde hissedilen ağrılar genellikle, stres ile şiddetlenen ve akşam üzeri yoğunlaşan ağrılardır. Bu bölgede çoklukla kaş çatmaya yarayan kasların siniri sıkıştırması ana sebepdir ve geçici bir süre rahatlama olacaktır. Kalıcı çözüm ise saçlı deriden yapılacak endoskopik bir işlemle kasın bir kısmının çıkarılması ve sinirin rahatlatılması ile olacaktır. Alın bölgesinde ağrısı olan hastalarda kaş ve göz kapağı düşüklüğü görülmesi durumunda, aynı seansta kaşın asılması ve göz kapağı estetiği bölgesindeki ağrılar genellikle sabah saatlerinde görülmekte olup gece uykuda dişleri sıkma öyküsü eşlik eder. Stres ile artar ve zaman zaman çene ekleminde ağrı bölgesinde görülen ağrılar çoğunlukla egzersiz ve stres ile artış az sıklıkla görülen ve burun bölgesindeki ağrılar ise göz arkasından sabah erken saatlerde başlar ve giderek şiddetlenir. Özellikle alerjik reaksiyonlar ve hormonal değişiklikler bu tip ağrılar için tetikleyici cerrahisi bölgelerine göre değişmekle beraber 1-3 saat arasında değişen sürelerde gerçekleştirilebilir. Sonrasında alın bölgesinde kaşıntı veya işlem yapılan bölgede geçici hissizlik görülebilmektedir. Genel anestezi altında yapılan işlem sonrasında genellikle yatış gerekmese de, tüm bölgeler için yapılan girişimlerde bir gece yatış sonrasında yaklaşık %70 hastada tam sonuç alınırken. % 85-90 lık bir memnuniyet oranına ulaşılabilmektedir. İlk ay içerisinde bir kaç atak görülebilme olasılığı olsa da en geç 2 ay sonra atakların sonlanması amaçlanmaktadır. İstanbul'da meydana gelen deprem olarak kaydedildi. bu gün yaşanan deprem Uzmanların uzun zamandır dillendirdiği büyük istanbul depremini tetkler mi sorusu merak konusu. İstanbul'da yerin km derinliğinde meydana gelen ve paniğe neden olan depremin ardından artçı sarsıntılarda da ölçüldü. Marmarda paniğe neden olan şiddetinde depremin ardından iki tane artçı sarsıntı ölçüldü. Boğaziçi Üniversitesi Kandilli rasathanesi ve deprem araştırma enstitüsünün verilerine göre yerin km derinliğinde şiddetinde ve km derinliğinde şiddetinde iki deprem kaydedildi. Marmara depremiİstanbul'da hissedilen bir deprem meydana geldi. AFAD depremin merkez üssünün Marmara Denizi olduğunu açıkladı. AFAD'in açıklamasına göre depremin büyüklüğü olarak ölçüldü. Boğaziçi Kandilli Rasathanesi ise İstanbul'da hissedilen ve paniğe neden olan depremin yerin km derinliğinde meydana geldiğini ve şiddetinde olduğunu duyurdu. Son depremin ardından Marmara Deniz'in çeşitli noktalarında 4 ayrı artçı sarsıntı gerçekleşti. Depremler sırasıyla km derinlikte büyüklüğünde, km derinlikte şiddetinde, km derinlikte şiddetinde ve en büyüğü km derinlikte şiddetinde olarak Marmarada paniğe neden depremin ardından artçı sarsıntılar da yaşandı. Ancak yaşanan son depremlerin pek çoğu 3 ve altı şiddette olduğu için bizler tarafından hissedilmiyor. Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü KRDAE ise son depremlerin tamamını takip ediyor ve verilerini tutuyor. Bu verilere göre olası deprem durumlarına yönelik önlemler yaşanan depremleri aşağıda yer alan bağlantıdan DEPREMLER TIKLAOkan Tüysüz, 4 büyüklüğündeki depremi değerlendirdi Güncelleme 17/11/2015 0345 Tayvanlı bir bilimadamı, ülkede inşa edilen Taipei 101 binasının yüzyıllardır aktif olmayan fay hatlarını harekete geçirdiğini kentlerde birbiri ardına inşa edilen dev gökdelenler şehirlerin siluetini büyük oranda değiştirdi. Peki gökdelenler yeraltındaki fay hatlarını da etkileyebilir ve depremleri tetikleyebilir mi? Tayvanlı bir yerbilimci çok yüksek gökdelenlerin böyle bir risk yaratabileceğini modern kentlerin ayrılmaz bir parçası haline gelen gökdelenler depremleri tetikler mi? Depremin nedenlerini sorgulayan yerbilimciler arasındaki bu tartışma İngiliz the Guardian gazetesinin sayfalarında da yer buldu. Tayvanlı bir bilimadamı, ülkede inşa edilen ve dünyanın en yüksek binalarından olan Taipei 101 binasının yüzyıllardır aktif olmayan fay hatlarını harekete geçirdiğini savunuyor. Çelik ve betondan yapılan 508 metre yüksekliğindeki binanın bulunduğu yere 700 bin tonluk bir baskı uyguladığına dikkat çekiliyor. Taipei 101 binası yapılmadan önce bölgede yılda büyüklüğü ikinin altında olan ortalama bir deprem meydana geliyordu. Ancak verilere göre binanın inşaatı sırasında bu depremlerin sayısı arttı, inşaası tamamlandıktan sonra ise büyüklükleri 3’ün üzerinde iki hissedilir deprem meydana geldi. Depremi tetikleyenin bu gökdelen olduğunu savunan tayvanlı bilimadamı Cheng Horng Lin gökdelenlerin inşa edildiği yerlerin çok dikkatli seçilmesi gerektiğini savunuyor. Tayvanlı bilimadamının gökdelenlerle ilgili bu savına karşı çıkan yerbilimciler de var ancak çok büyük barajların, madenlerin, petrol ve doğalgaz çıkarma çalışmalarının da fay hatlarını etkileyebileceğini savunan uzmanların sayısı hiç de az değil. kaynak

sıcak hava depremi tetikler mi