eAVWt. Çayla Alakalı En Anlamlı ve En Güzel Sözler Ünlü şairlerin ve yazarların bizzat kendilerinin söylediği çay ile alakalı sözleri sizler için araştırdık. Adeta içinizi ısıtacak, içlerinde Nazım Hikmet, Aşık Veysel, Orhan Kemal gibi saygı değer isimlerin çay ile alakalı sözlerini bu içeriğimizde derlemeye karar verdik. Nazım Hikmet ’Basit yaşayacaksın basit, sanki bir gün yaşamın sona erecekmiş gibi basit, çay, simit ve peynirle… ’ Lale Müldür “Sonra belki çay içeriz. Şansımız varsa yağmur da yağar. Damlalara huzur yüklemece oynarız. Benim damlam seninkini alnından öper. Güzel şeyler olur belki. Sen gel bence..” Sunay Akın ’Çay bardağında bırakılan dudak payı kadar bile uzak kalamam gözlerine’’ Aşık Veysel ’Benim sana verebileceğim çok bir şey yok aslında Çay var içersen, Ben var seversen, Yol var gidersen.’’ Can Yücel ’Anılarda kalırdı belki de zamanla ince bel, namuzsuz çay bile ince belli bardaktan verilmeseydi eğer. ’ Osman Konuk ’Ama bu kente gelirsen unutma beni ara, sana bir çay ve temiz yaralar ısmarlarım…’’ Ali Lidar ’Adın üç kere geçti saçma sapan bir filmde yalnız olsam çok ağlardım ama annem bakıyordu otoban dolusu gürültüyü sıkıştırıp beynime anne dedim, hadi çay koy da içelim…’’ Leyla ile Mecnun ’Adamlar bana çay verdi çay! Ya çay veren adam hiç kötü olur mu? ’ Ah Muhsin Ünlü ’Hadi iç de çay koyayım…’’ Orhan Kemal ’Bir gün çay içelim seninle, çaylar benden manzara senden olsun…’’ Necip Fazıl Kısakürek ’Çaycı getir ilaç kokulu çaydan, dakika düşelim senelik paydan…’’ Turgut Uyar ’Çay içmeye gidenler vardı akşamüstü, parklara gidenler de duruma uymak kısaltıyordu günlerini artamayan eksilmeyen bir hüzünle…’’ Alper Gencer ’Seni çay içerken izlemek, seni çay doldururken, seni demlerken çayı, kimseler inanmasa da düpedüz sevap’’ Oğuz Atay ’Biz çayın yalnızlığa iyi gelen tarafını da severiz…’’ Edip Cansever ’Bir çay bardağını başka başka tutan ellerin becerikliliği mi? Görülmediği gibi ama var mıydı sanki görülmek isteyen var mıydı bir şeyler bekleyen yüreğimin eskittiklerinden…’ Osman Konuk ’Ama bu kente gelirsen unutma beni ara, sana bir çay ve temiz yaralar ısmarlarım…’’ Sezai Karakoç ’Benim çay bardağımda senin gözlerin olur, senin gözlerin sizin çay bardaklarınızda… ’ Haydar Ergülen ’O bir çay istemişti, trenin içinde biz tren yolcusuyduk, çölün içinde ben yalnız kalmıştım, senin içinde oysa kaç kişinin yerine sevmiştim seni! aşkı geçtik, gözlerini açabilirsin’’ Hasan Hüseyin Korkmazgil ’Çaydanlığı sürüyoruz ocağa kayna suyum kayna suyum kayna da çay içeyim ben böylesi sabahları içine de içine de .......................... o biçim! ’ Ahmet Oktay ’Hıncım bana kalsın gayrı sen yalnızlığımı götür. Bana çay demlemeyi öğret elimi yüzümü yıkamayı, ağzıma rakı koydurma.’’ Ergin Günçe ’Atları çayıra saldım diş kamaştıran erik ağaçları altına Nisan toprağı kalbimde ağarıyor Bence o çocuk öyle gülmemeli Şimdi bir kadın çay demlese’’ Murat Menteş ’Her gülümseyişinde tüm ülkeye çay ısmarlayayım, seninleyken bir yudum çay zenginleştirilmiş uranyum gibi enerji veriyor bana Şebnem.’’ Ah Muhsin Ünlü ’Biliyor musun; Köprücük kemiğini süsleyen Bir kaç ben için bile sevebilirdim seni. Neyse çay koyuyorum.." Önerilen İçerik Mektup Nasıl Yazılır? Mektup Türleri Nelerdir? Sosyal Fayda Şehit şiirleri – Yazan Admin, Kategori şiir, Konu özeti Şehit askerlerimiz için ünlü ve amatör şairler tarafından yazılmış en güzel ve anlamlı şehit şiirlerini SesiEĞER ŞEHİT OLURSAM DÖKMESİNLER ARDIMDAN YAŞ İSYAN ETMESİNLER ARKAMDAN BİLSİNLERKİ BEN ŞEHİT OLMUŞUM DÖKMESİNLER BOŞA YAŞ SEVDİĞİM SAKIN EĞMESİN BAŞINI YERE BİLSİN Kİ SEVDİĞİM İÇİN ALEM İÇİN VATANIM İÇİN DÖKÜLEN BU KANLAR EN İYİ CEVAPTIR BU DÖKÜLEN KANLAR NAMERTE BİLSİNLERKİ ÖLSEKTE VERMEYİZ BU VATANI NAMERTE BİLSİNLERKİ HEP DALGALANACAK GÖKLERDE AYYILDIZIM,ŞEHİDLERİN KANLARINDAN BAYRAĞIM————–Annelere HediyeBugün anneler günü mayısın on dördü Dört şehit verdik üzeri ay yıldızla örtüldü Şehit annesi olmak onlara en büyük ödüldü Hediyeler annelere tabutlarda götürüldüBu hediyeyi size gönderen Allah’tır Cennet ayağınızın altında anahtarı evladınızdır Evladınızın yeri peygamberler yanıdır Kefeni ise rengini alan ay yıldızlı bayraktırAnnesi evladından bir hediye beklerken Evladı annesine hediye edilirken Gözlerinden damla damla yaş dökülürken Hediyeler omuzda tekbirler getirildi arşı inletenŞehit annesi olmak her Türk annesinin hayali Sen merak etme evladının mekanı cennet bahçesi Şehitler ölmez onlar yaşar ama zordur görmesi İnşallah bu son hediye olur gelmez artık gerisi————–SEHİT OGLU SEHIT ADIMAy yıldızım al üstünde, Atam ceddim baş üstünde, Neferlerim iz üstünde, Şehit oğlu şehit adım!Allah yolu aynı yoldur, Sağı solu yine koldur, Akan yaşlar bana kordur, Şehit oğlu şehit adım!Doğu batı, hep bir olduk, Nerde hain pusu kurduk, İnlerine çomak soktuk, Şehit oğlu şehit adım!Yaramız var, derman vatan, Bırak sürsün koyun güden, Pişman olur aciz beden, Şehit oğlu şehit adım!Ezeldendir vatan sevgim, “İman“ dedi `Nur`um benim, Hak nakşetti ilmiklerim, Şehit oğlu şehit adım!Bir öldüm ben bin ölürüm, Hakikate can sunarım, Döktüm kanım, al vatanım, Şehit oğlu şehit adım!————–ŞEHİT ASKERAlbayra sarılı tabutun önünde. Durmuştu bir imam ,kıblemizin yönünde. Saf saf oldu insanlar hocanın arkasında. Şehidin ,resmi vardı herkesin bir boy resimde kortejin önlerinde. Özenle taşınıyor ,asker ellerinde. Gençliğin baharında, henüz yirmi yaşında. Mavi bir bere vardı o tertemiz cemaat ağlıyordu, yaşları sel gibiydi. Esen meltem rüzgarları kara bir yel gibiydi. Seni uğurlarken içimiz yaşla doldu. Tüm analar, babalar ak saçlarını yükseldin, göklere erdi başın. Olasada dünyada tek bir taşın. Öteki yaşamında makamın cennet oldu. Sen gidince yurdumun tüm çiçekleri şehit askerim sen ölmedin aslaaa. Vatanın dağlarına ismin yazıldı kanla. Sana silah çeken el kırılacaktır bir gün. Bu, dünyadan edilecektir aslaaa… unutma eyy kahraman şehit. Herşeyi bilen tanrı bize olsunki sahit. Seni toprağa değil yüreğimize gömdük. Yanıyor, ciğerimiz sanki ateşe döndük.————–ŞEHİDİMİN YAVRUSUGel yavrum koklayayım,gülümün yüzü solmasın Teröre kurban giden,babandan sen hatırasın Sen şehit evladısın,grur duy,göğsün kabarsın Atatürk’ün izinde Cumhuriyet ilken olsunŞehidimin yavrusu, ananı sen iyi dinle Ülkene yararlı ol, gurur duyayım seninle Baban hep yaşayacak,kalplerde sevgi ile Atatürk’ün izinde Cumhuriyet ilken olsunBizi üzüp ağlatıp, yuvamızı dağıtanlar Vatanıma göz dikip, Türk’lere kurşun sıkanlar Bir gün pişman olarak, cezasını bulacaklar Atatürk’ün izinde Cumhuriyet ilken olsunÜlkene sahip çıkıp, sonsuza dek koruyarak Bayrağımız elinde, marşımızı okuyarak Vatanını sev oğlum,toprağına sarılarak Atatürk’ün izinde Cumhuriyet ilken olsunBu vatan hepimizin, bölünerek parçalanmaz Türk ulusu cesurdur, hiç kimseler korkutamaz Babana kıyan eller, amacına ulaşamaz Atatürk’ün izinde Cumhuriyet ilken olsun————–ŞEHİTLERDünyada bulunmaz bu vatan meğer Uğruna şehit,gazi olmaya değer Uğrunda ölmek gerekse eğer Şehitler ölmedi ölmeyeceklerBu vatan için verirsin canı Dökersin damardaki o asil kanı Belkide vereceksin o tatlı canı Şehitler ölmedi ölmeyeceklerSönerse sönsün bin türk ocağı Bu vatan senindir ana kucağı Herbir köşesi şehit bucağı Şehitler ölmedi ölmeyecekler————–YA GAZİ OL YA ŞEHİTHaydi, yavrum, ben seni bugün için doğurdum Hamurunu yiğitlik duygusuyla yoğurdum Türk evlâdı odur ki yurdu olan toprağı Ana ırzı bilerek yâd ayağı bastırtmaz; Bir yabancı bayrağı Ezan sesi duyulan hiçbir yere evladım, yıllarca ben oğulsuz kalayım; Şu yaralı bağrıma kara taşlar oğlum, haydi git; Ya gazi ol ya yavrum! Köyüne, nişanlına vedâ et; Sabanını, tarlanı, her şeyini fedâ et; O silaha sarıl ki böyle günde bir erkek Bir dualı demirden başka bir şey kullanmaz; Bunu tutan bir bilek Köleliğin uğursuz zincirine evladım, yıllarca ben oğulsuz kalayım; Şu yaralı bağrıma kara taşlar oğlum, haydi git; Ya gazi ol ya yavrum! Kendine sen de “Yiğit er” dedir; Büyüdüğün gaziler ocağına can getir; O Cenkleri kazan ki senin büyük Kür adın Yedi iklim, dört bucak içerisine ün salsın; Beş yüz yıllık ecdadın Kabirlerde titreyen kemikleri öç evlâdım, yıllarca ben oğulsuz kalayım; Şu yaralı bağrıma kara taşlar oğlum, haydi git; Ya gazi ol ya yavrum! Bugünde dertli ninen ağlasın; Ayrılığın oduyla yüreğini dağlasın; O yaşları saçsın ki senin arslan göğsünde Benim kan gözyaşım düşman için kin olsun; Kara yerin yüzünde Ayağının bastığı dağlar, beller leş dolsun. Git evlâdım, yıllarca ben oğulsuz kalayım; Şu yaralı bağrıma kara taşlar oğlum, haydi git; Ya gazi ol ya Emin YURDAKUL————–ŞEHİDİMEVatanıma göz dikenlere Göğsünü gererek siper edip Teslim ettin ruhunu Hüda’ya, Sen giderken Cennet-i Âlâ’ ya Ardından yollara döküldükHüznün ateşini yakıp Resmini duvara asıp Maziye bakıp bakıp Sen giderken ardından yollara tutarak, Kahpece sıkılmış kurşunu Düşmana gösterip dik duruşumu, Durdurarak kalbimin vuruşunu Sen giderken ardından yollara şehit düştüğünü yavruna, Yaslandım sonra camii duvarına Bekleyip konmanı top arabasına Sen giderken ardından Son kez sarıldım al bayraklı tabutuna————–Çanakkale Şehitleri ŞiiriBomba şimşekleri beyninden inip her siperin Sönüyor göğsünün üstünde o arslan neferin. Ölüm indirmede gökler, ölü püskürmede yer, O ne müthiş tipidir, savrulur enkazı sırtlara, vadilere, sağnak sağnak. Kafa göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el ayak Vurulup, tertemiz alnından, uzanmış yatıyor, Bir hilal uğruna yarap ne güneşler bu topraklar için toprağa düşmüş asker Gökten ecdat inerek öpse o pak alnı değer. Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın? Gömelim gel seni tarihe desem Akif ERSOY————–Şehitler Ölmedi, Şehitler ÖlmezDuydum Mehmetçik gene şehit olmuş, Acı haber her bir yanda duyulmuş, Üzüntüden damarlarda kan donmuş, Şehitler ölmedi, şehitler kurşuna hedef yiğitlerim, Kara toprak ta yatan erenlerim, Yerde kanınız kalmaz, şehitlerim, Şehitler ölmedi, şehitler millet, bayrak, namus uğruna, Göğsün siper oldu, hain kurşuna, Dalgalandı sancak, diktin burcuna, Şehitler ölmedi, şehitler derler ki; Şehitlik ucuz değil, Askerlik, yan gel yat yeri hiç değil, Şehitler cennette, kabirde değil Şehitler ölmedi, şehitler her yerde aranmalı, İzine bakıp, inini bulmalı, Yaltaklık edeni yurttan atmalı, Şehitler ölmedi, şehitler kanı yerde kalır mı? Sandın, Avrupa’nın hep maskesine kandın, Geçmişte dünyayı titreten candın, Şehitler ölmedi, şehitler feryat eder, duyar mısın? Yürekleri hep yanar, anlar mısın? Helalleşip, selamı alır mısın? Şehitler ölmedi, şehitler ölmez————–Mehmedim şehit oluyorKahpeler kahpece vuruyor Mehmet şehit oluyor, Mehmedim şehit oluyorda Hâkka doğru yürüyor, Mehmedimi şehit edenler, Cehennemi boyluyor, Kahpeler kahpece vuruyor Mehmet şehit Mehmedimin son sözü Allah Allah oluyor, Elinde solmuş bir fotoğraf yüzü gül gibi soluyor, Ey kahpeler, bu şeni dünya sizlere de kalmıyor, Kahpeler kahpece vuruyor Mehmet şehit şehit oluyor, Cenneti görüp gülüyor, Şehit olacağın önceden bilip, mektuplar yazıyor, Bu analar Vatanı için, ne Mehmetler doğuruyor, Kahpeler kahpece vuruyor Mehmet şehit oluyor.————–İstiklal Ordusu ŞehitlerineDüne kadar en vakur ölümlere güldünüz, Bugün bütün milletin gönlüne gömüldünüz, Rahat rahat uyuyun son ne gözünüzde köy dönmek emeli, Ne yaranızı saran ince bir kadın eli, Belki arkanızda yok bir ağlayanınız dolu bulunsun bin elemle göğsünüz; Siz, Allah’ın övdüğü kullardan büyüksünüz; Zemzem kutsiyeti var her damla akislerini kaybeden sesleriniz. En mağrur alınlara diyebilirler Eğil! Edebiyyet en küçük payedir hürriyet için söndü nefesleriniz, Yâdınıza yabancı badiyelerde değil, Ana vatanınızda, ana vatanınızda…————–Şehitler Abidesi İçinGökkubbenin altında yatar, al kan içinde, Ey, yolcu şu toprak için can veren erler, Hakk’ın bu verli kulları taş türbeye girmez, Gulfrana bürünmüş yanlız fatiha AKİF ERSOY Reklamlar Bu Yazıyı Facebook Twitter Sayfanda Paylaş DRAMATİK ŞİİR ,acıklı ya da korkunç bir konuyu anlatan şiir; insanın gözünün önünde tiyatro gibi konuyu canlandırabilen şiir; opera için yazılan manzum dramlardaki şiir. Batı edebiyatında Corneille, Racine, Shakespeare; bizim edebiyatta Namık Kemal, Abdülhak Hamit Tarhan, Faruk Nafiz Çamlıbel dramatik şiirin en güzel örneklerini verirler. Tiyatroda kullanılan şiir türüdür. Eski Yunan edebiyatında oyuncuların sahnede söyleyecekleri sözler şiir haline getirilir ve onlara ezberletilirdi. Bu durum dram tiyatro türünün 19. yy. çıkışına kadar sürer. Bundan sonra tiyatro metinleri düz yazıyla yazılmaya başlanır. Dramatik şiir harekete çevrilebilen şiir türüdür. Başlangıçta trajedi acıklı,mitolojiden ve komedi olmak üzere iki tür olan bu şiir türü dramın acıklı ,komedi eklenmesiyle üç kere çıkmıştır. Bizde dramatik şiir türüne örnek verilmemiştir. Çünkü bizim Batı’ya açıldığımız dönemde Tanzimat Batı’da da bu tür şiirler yazılmıyordu; nesir kullanılıyordu tiyatroda. Bizim tiyatrocularımız da tiyatro eserlerini bundan dolayı nesirle yazmışlardır. Ancak nadirde olsa nazımla tiyatro yazan da olmuştur. LİRİK ŞİİR; duyguların coşkun bir dille anlatıldığı edebiyat eserlerinin genel adıdır. Bireysel duyguların içten geldiği gibi, coşkulu, etkili bir dille anlatılmasına da lirizm olarak esin dolu, coşkun, içli bir dili bulunan anlamlarında kullanılan lirik sözü, bu niteliği taşıyan düzyazı ürünleri de niteler. Aynı genellik lirizm için de söz konusudur. Örnek-1 Ne zaman seni düşünsemBir ceylan su içmeye inerÇayırları büyürken görürümHer akşam seninleYeşil bir zeytin tanesiBir parça mavi denizAlır beniSeni düşündükçeGül dikiyorum elimin değdiği yereAtlara su veriyorumDaha bir seviyorum dağları İlhan BERK Örnek-2 Kara dutum, çatal karam ,çingenemNar tanem , nur tanem , bir tanem,Ağaç isem dalımsın salkım saçakPetek isem balımsın oğulumGünahımsın vebalimsin .Dili mercan , dizi mercan, dişi mercanYoluna bir can koyduğum,Gökte ararken yerde bulduğumKaradutum ,çatal karam çingenemDaha nem olacaktın bir tanem? EYÜBOĞLU Örnek-3 Geceleyin bir ses böler ürpermeyle dolar - Nerdesin?Arıyorum yıllar var ki ben onu,Aşıkıyım beni çağıran bu olur sürüyüp beni derbeder,Bu ses rüzgarlara karışır olur peşimden yürür beraber,Ansızın haykırır bana Nerdesin?Bütün sevgileri atıp içimden,Varlığımı yalnız ona verdim ben,Elverir ki bir gün bana derindenTa derinden bir gün bana "Gel" desin Ahmet Kutsi TECER Örnek-4 Zil, şal ve gül. Bu bahcede raksın bütün hızı...Şevk akşamında endülüs üc defa sihirli şarkısı yüzlerce dildedirİspanya neş'esi ile bu akşam bu çevrilir gibi birden dönüşleri,İşveyle devriliş, örtünüşleri...Her rengi istemez, gözümüz şimdi dalga dalga bu akşam bu şaldadır..Alnında halka halka aşüfte kakülüGögsünde yosma gırnatanın en güzel gülü...Raks ortasında bir durup oynar, yürür gibi;Bir baş çevirmesiyle bakar öldürür gibi...Gül tenli, kor dudaklı, kömür gözlü sürmeli,Şeytan diyor ki, sarmalı yüz kere kamaştıran şala, meftun eden güleHer kalbi dolduran zile, her sineden "Ole!" Yahya Kemal BEYATLI DİDAKTİK ŞİİR fr. didaktique, os. talimî, öğretici demektir. Amacı bilgi vermek olan edebiyat ürünleri bu sözcükle nitelenir. Tâlimi Edebiyat», Öğretici Edebiyat» da aynı anlamdadır. Başlangıçta bu bölümleme yalnız şiir için söz konusuydu. Edebiyat türü olarak yalnız şiir vardı. Dualar, dinsel amaçlı metinler kolay akılda tutulabilmesi için şiir biçiminde yazılıyordu. Türlerin gelişimi sonucu didaktik terimi tiyatro, öykü, roman için de kullanılmıştır. Belli bir düşünceyi aşılamak ya da belli bir konuda öğüt, bilgi vermek, ahlaki bir ders çıkarmak amacıyla öğretici nitelikte yazılan, duygu yönü zayıf şiir türüdür. Eski çağlarda ozanların eğitici öğretici bir kişi olduğu kabul ediliyordu. Eski Yunan edebiyatında HESİODOS bu türün ilk örneklerini hikâyeler ve fabllar da bu gruba girer. Örnek-1 Bir dala konmuştu karga cenapları;Ağzında bir parça peynir tilki kokuyu almış olmalı;Ona nağme yapmaya başladı"Ooooo! Karga cenapları, merhaba!"Ne kadar güzelsiniz; ne kadar şirinsiniz"Gözüm kör olsun yalanım varsa"Tüyleriniz gibiyse sesiniz"Sultanı sayılırsınız bütün bu ormanın."Keyfinden aklı başından gitti bay karganın;Göstermek için güzel sesiniAçınca ağzını düşürdü kapıp onu dedi ki "Efendiciğim,Size küçük bir ders vereceğim;Alıklar olmasa iş kalmaz açık gözlere;Böyle bir ders de değer sanırım bir peynire"Karga şaşkın, mahcup biraz da geç ama,Yemin etti gayrı faka basmayacağına. Çev Orhan Veli Örnek-2 Şunlar ki çoktur mallarıGör nice oldu halleriSonucu bir gömlek imişAnında yoktur yenleri Yunus EMRE PASTORAL ŞİİRfr. Pastorale; kır, çoban hayatını, çıplak tabiat güzelliklerini tanıtıp sevdirmek gayesini taşıyan edebî eserlere denir. Şiir roman, hikâye, tiyatro, mektup, makale, seyahat; fıkra; hayrat; sohbet gibi edebî türlerin hepsi pastoral bir görüşle yazılabilir. Pastoral şiirin iki biçimi vardır Doğrudan doğruya tabiat manzaralarını canlandırana idil; Karşılıklı konuşma tarzında yazılan pastoral manzumelere eglog denilir. Yunan edebiyatından Theokritos III. yüzyıl, Lâtin edebiyatından Vergilius MÖ. 70 - 19 en büyük pastoral şiir örneklerini veren şairlerdir. Örnek-1 Avludan geçtiğini gördü gelininSuya gidiyordu öğle güneşindeArdında bebesi yalınayakGeride KarabaşTozlu yoldanSöğütlerin oradaki çeşmeyeYalağında bulutlar yıkanan çeşmeye oktay RIFAT Örnek-2 Gümüş bir dumanla kapandı her yerYer ve gök bu akşam yayla dumanıSürüler , çeşmeler , sarı çiçeklerBeyaz kar, yeşil çam, yayla dumanı Ömer Bedrettin UŞAKLI Örnek-3 Daha deniz görmemiş bir çoban dağların eskiden aşinasıdır gibiyiz ebenced buraların,Bu tenha derelerin, bu vahşi kayalarınGörmediği gün aynı pınardan doldurup testimiziKırlara açılırız yok,yazma yok, bilmeyiz eski yeni,Kuzular bize söyler yılların geçtiğini,Arzu, başlarımızdan yıldızlar gibi yüksek;Önümüzde bir sürü, yanımızda bir köpek,Dolaştırıp dururuz aynı bir yaz gecesi doğurmuş beni burda,Bu çamlıkta söylemiş son sözlerini babam;Şu karşıki bayırda verdim kuzuyu kurda,"Suma"mın başka köye gelin gittiği akşam,Gün biter, sürü yatar ve sararsan bir ayla,Çoban hicranlarını basar bağrına bir yaprak gibi kalbini eline al,Diye hıçkırır kavalBir çoban parçasısın, olmasan bile koyun,Daima eğeceksin başkalarına boyun;Hülyana karışmasın ne şehir, ne de çarşı,Yamaçlarda her akşam batan güneşe karşıUçan kuşları düşün, geçen kervanları an,Mademki kara bahtın adını koydu çoban!Nasıl yaşadığından, ne içip yediğinden,Çıngırak seslerinin dağlara dediğindenAnlattı uzun uğultusundan usanmış ruhumuzunNadir duyabildiği taze bir heyecanla,Karıştım o gün bugün bu zavallı çobanlaBingöl yaylalarının mavi dumanlarına,Gönlümü yayla yaptım Bingöl çobanlarına. Kemalettin Kamu Örnek4 Derinden derine ırmaklar ağlar,Uzaktan uzağa çoban çeşmesi,Ey suyun sesinden anlıyan bağlar,Ne söyler su dağa çoban çeşmesi."Goynunu Şirin'in aşkı sarıncaYol almış hayatın ufuklarınca,O hızla dağları Ferhat yarıncaBaşlamış akmağa çoban çeşmesi..."O zaman başından aşkındı derdi,Mermeri oyardı, taşı yanık yolcuya soğuk su kaç dudaga çoban Aslı'ya yol gösteren bu,Kerem'in sazına cevap veren bu,Kuruyan gözlere yaş gönderen bu...Sızmadı toprağa çoban gelin oldu,Mecnun mezarda,Bir susuz yolcu yok şimdi dağlarda,Ateşten kızaran bir gül ararda,Gezer bağdan bağa çoban çeşmesi,Ne şair yaş döker, ne aşık ağlar,Tarihe karıştı eski seslenir, beyhude çağlar,Bir sola, bir sağa çoban çeşmesi... Faruk Nafiz ÇAMLIBEL SATİRİK ŞİİRToplum hayatındaki aksayan yönleri , düzensizliklerin insanların çeşitli konulardaki zayıflıklarının zekice , ince bir alay tarzı ile kişileri ve olayları eleştiren şiirlerdir. Bunlarda didaktik özelliklerde görüldüğünden , didaktik şiir için de incelenebilir. Ancak açık bir eleştiri olduğundan ayrı bir sınıfa alınması daha doğrudur. Bu tür şiirlere Divan edebiyatında hiciv , Halk edebiyatında taşlama , yeni edebiyatımızda yergi denir. Örnek-1 Pek rengine aldanma felek eski felektirZira feleğin meşreb-i nâ-sâzı dönektirYa bister-i kemhâda , yâ virânede can verÇün bay ü gedâ hâke beraber girecektirAllaha sığın şahs-ı halimin gazabındanZira yumuşak huylu atın çiftesi pektirYaktı nice canlar o nezaketle tebessümŞirin dahi kasdetmesi cana gülerektirBed asla necabet mi verir hiç üniformaZerdüz palan ursan eşek yine eşektirBed mâye olan anlaşılır meclis-i meydeİşret , güher-i âdemi temyize mihenktirNush ile yola gelmeyeni etmeli tektirTekdir ile uslanmayanın hakkı kötektirNâdânlar eder sohbet-i nâdânla telezzüzDivânelerin hemdemi divâane gerektirAff ile mübeşşer midir eshâb-ı meratipKanun-i ceza âcize mi hâs demektirMilyonla çalan mesned-i izzetde serefrâzBir kaç kuruşu mürtekibin câyı kürektirİman ile din , akçadır erbâb-ı gınâdaNamus ü hamiyyet sözü kaldı fukarada Ziya Paşa Örnek-2 Benim bu gidişe aklım ermiyorFukara halini kimse sormuyorPadişah sikkesi selam vermiyorKefensiz kalacak ölümüz bizim ŞATHİYE , Dini ve tasavvufi halk şiirinde mizahi mutasavvuf şairlerce söylenmiş ya da yazılmış, tasavvufi inançları dile getiren, anlaşılması yorumlanmasına bağlı şiirlerdir. Tasavvufi konuları işleyenleri şathiyat-ı sûfiyâne adını alırlar. Şathiyelerde Allah’ın celâl sıfatının değil, cemâl sıfatının ön plana çıkarıldığı görülür. Bu tür şiirlere genellikle Alevi-Bektaşi şairlerinderastlanır. Allah ile alay eder gibi yazılmış şathiyeler küfür sayılmıştır. Ama şathiyeler asla küfür değildir. Şathiyeler biçimce komik ve alaylı olabilir ama şathiyede aranan şiirin arkasındaki düşüncedir. Anlanıp yorumlandığında çok derin anlamlara sahip oldugu görülür. Şathiye çok derin tasavvufi konular işleyen felsefi şiirlerdir. Kaygusuz Abdal ve Yunus Emre şathiye yazmıştır. Örnek-1 Kıldan köprü yaratmışsın gelsin kulum geçsün deyü Hele biz şöyle duralım yiğit isen geç e Tanrı EPİK ŞİİR; Epik kelimesi Yunanca destan, kahramanlık şiiri mânasına gelen epos kelimesinden türemiştir. Batı edebiyatında başlıca örnek olarak İlyada ve Odise kabul edilir. Vergilius'in Aeneid adlı eseri Homeros'in tam bir taklididir. Batı ortaçağında Vergilius tesiri Homeros geleneğini canlı tutmuştur. Epik şiirlerde yiğitlik, kahramanlık, savaş… temaları epope destan ya da epik şiirlerde tarihsel bir gerçek vardır. Epik şiir bu gerçekten şiirlerin çoğu , okuyucuyu coşkulandırdığı için lirik özellikler de taşır. Örnek-1 Durduk , süngü takmış kafir ayaktaBizde süngü yokBir hayret kızıllığı akardı üstümüzdenDehşetten daha çokDurduk , süngüsü düşmanın pırıl pırıl ,Önümüze çıktı bir gündüz,bir geceKorku değil haşaBir büyük düşünce . DAĞLARCA Örnek-2 Kalktı göç eyledi Avşar elleri,Ağır ağır giden eller atlar yakın eder ırağı,Yüce dağdan aşan yollar kılıcımız Kirmani,Taşı deler mızrağımın devlet etmiş fermanı,Ferman padişahın,dağlar birgün kavga kurulur,Öter tüfek davlumbazlar koçyiğitler yere serilir,yenilen ölür, kalan sağlar bizimdir. DADALOĞLUŞİİRDE SANATSAL AKIMLAR FÜTÜRİZM Gelecekçilik, Hız, teknoloji, gençlik ve şiddet, arabalar, uçaklar ve endüstriyelleşme gibi geleceğin çağdaş kavramlarına vurgu ise iki şeye çok önem verirler; 1-Ses 2-Hız ve makine Bu akımın öncüsü ve şefi İtalyan şair, romancı, oyun yazarı ve yayın yönetmeni Filippo Tommaso Marinetti'dir. Marinetti’nin 1909’da Paris’te "Le Figaro" gazetesinde yayımladığı manifesto futurisita Fütürizm Bildirisi gelecekçiliğin manifestosu oldu. Bildiride, "Bizler müzeleri, kütüphanelerin yerle bir edip ahlakçılık, feminizm ve bütün yararcı korkaklıklarla savaşacağız" deniyordu. Bu geçmişin bütünüyle reddi demekti. Aynı bildiride, "Biz dünyadaki gerçekten sağlıklı tek şeyi, yani savaşa ve ölüme götüren güzel düşünceleri yüceltiyoruz" sözleri, siyasal alanda o dönemde gelişen faşizmden yana bir tavrın da açık göstergesiydi. Süratin üstünlüğünü iddia ve ilan eden Marinetti, bir yarış arabasının Samothrake zaferi Yunan heykelinden daha güzel olduğunu ve buna ek olarak da "Mutlak içinde yaşıyoruz, çünkü "her yerde hazır ve nazır olan" edebi sürati biz yarattık" demiştir. Gelecekçiliğin kurucusu Marinetti, Avrupa’da birçok yazarı etkiledi. Rusya’da Velemir Hlebinikov ve Mayakovski gelecekçiliğe yöneldi. Rus gelecekçiler kendi bildirgelerini yayınladı. Puşkin, Tolstoy, Dostoyevski reddedildi. Şiirde sokak dilinin kullanılması istendi. 1917 Ekim devriminden sonra da gelecekçi akım güçlendi. Mayakovski’nin ölümüne kadar etkisini Nazım Hikmet Ran'ın bazı dikkat çeken fütürist şiiri Makinalaşmak’tır. İtalya’daki gelecekçiler ilk şiir antolojisini 1912’de yayımladı. Gelecekçilik faşizm ile özdeşleşti. Ve 1920’lerin ortalarına doğru etkisini yitirdi. Fütürizmin Akımının Özellikleri *Edebiyatın durgunluktan ve uyuşukluktan kurtulması gerektiğine inanan futüristler, savaş, kavga gibi saldırgan hareketleri içeren konuları ele alırlar. *Evrenin hareketi ve canlılığı, resimde dinamik bir duyurma hâlinde verilmelidir. *Hızın, süratin güzelliği vurgulanarak uçaklara, arabalara, trenlere övgüler yağdırılır. *Eserlerinde mantıklı cümleler kurmayı reddeden fütüristlerin parolası, "sözcüklere özgürlük"tür. *Şiirde geleneksel kurallar terk edilir. Ölçü ve uyaktan vazgeçilir, şiir yazarken özgürce davranılır. Bu yüzden fütürizmde serbest tarzda yazılan şiirler ön plana çıkar. *Fütüristlere göre sanat tarihçileri faydasız, hatta zararlıdır; onlara aldırmamak gerekir. NİHİLİZM YOKÇULUK , HİÇÇİLİK Dünyada hiç bir şeyin anlamı ve önemi olmadığını savunan görüş. geleneksel değerlerin, inançların, yaşamın, kısacası evrende olup biten bütün olayların aslında hiçbir nesnel temeli olmadığını, varoluşun anlamsızlığını ve yararsızlığını savunan görüş. Ahlaki değerlere, etik değerlere, geleneklere-göreneklere, devlete karşıdır. Turganyev'in Babalar ve Oğulları romanındaki Bazorov karakteri temelle yazılmıştır. Felsefede nihilizm, hiçbir şeyin var olmadığını, hiçbir şeyin bilinemeyeceğini savunan görüştür. Nihilizm öğretisi, bilgi felsefesinde her tür bilginin bir aldanma olduğunu, bilginin olmadığını; ahlak felsefesinde insan eylemlerini belirleyen değerlerin olmadığını; varlık felsefesinde hiçbir şeyin var olmadığını savunur. Temel sloganı tanrı öldü Nietzsche olan da diğer kutsallıklar ve değer yargıları gibi insanların aptalca ürünleri olduğunu savunan ve insanın artık kendi değerlerini kendisinin yaratması gerektiğini savunan felsefe. İlk Çağ Yunan filozofu Gorgias bu görüşün temsilcilerinden biridir. Bir sofist olan Gorgias'a göre; hiçbir şey var değildir herkesin üzerinde uzlaşarak var diyebileceği bir varlık yoktur, bir şey bir biçimde var olsa bile o bilinemez, bir şey bir biçimde var olsa ve bilinse bile bu bilgi başkalarına aktarılamaz. Örnekten de anlaşılacağı üzere sofistler varlığın bilinemeyeceği şeklindeki görüşlerini, dil ve duyum sorunuyla açıklarlar. Onlara göre düşüncelerimizi aktarmada kullandığımız, sembollerden oluşan dil güvenilir değildir. İnsanlar arasında dil aracılığı ile kurulan iletişim tam değil görecelidir. Duyum ve algıya dayanan bilgiler de görecelidir. O halde onlara göre varlıklar üzerinde ortak bir anlam da olmayacaktır. En önemli temsilcisi Nietzsche’dir. Var olan değerlere, düzene karşı çıkar ve hiçbir değer tanımaz. Nietzsche, modern insanın benimsediği değerlerin geleneksel dayanaklarının çöktüğünü söyler. Bu nedenle eski değerler bırakılıp, bütün değerler yeniden kurulmalıdır. Bunu yapacak olan da güç istenci ile üstün insandır. İnsan değer yaratabildiği ölçüde üstün insan olarak özgürdür. Ona göre insanlar güçlüler ve zayıflar diye ikiye ayrılırlar. Egemen ahlaki belirleyen bireyin güçlü veya zayıf olmasıdır. Mevcut ahlak sistemini zayıf insanlar oluşturmuştur, bu ahlak sistemi köle ahlakıdır. Köle ahlakı insanların zayıflıklarını ön plana çıkaran, yaşam gücünün eksilmesine sebep olan ahlaktır. Bu ahlakın karşısında güçlü insanların oluşturduğu efendi ahlakı vardır. Efendi ahlakı güç istenciyle oluşan üstün insan ahlakıdır. Üstün insan çağının her türlü kokuşmuş değerlerini reddeden, kendisini aşmış ve yeni değerler oluşturabilme gücüne sahip insandır. Kendi değerini kendisi oluşturabilen insan kendi ahlakını kendi oluşturur. Bu nedenle evrensel ahlak anlayışı olamaz. Neyzen Tevfik temsilcilerindendir. AFANASİ FET ALEKSANDIR SERGEYEVİÇ PUŞKIN ALEKSANDR BLOK ALEKSANDR TVARDOVSKY ALFRED MUSSET ALFRED TENNYSON ALLEN GİNSBERG ANDREW MARVELL ANDREY VOZNESENSKİ ANNA AHMATOVA ARTHUR RİMBAUD ATTİLA JOZSEF BERTOLT BRECHT börtılt breht BELLA AHMADULİNA BORİS PASTERNAK CHARLES BAUDELAİRE CHARLES BUKOWSKİ CHRİSTİNA ROSSETTİ CZESLAW MILOSZ DANTE ALİGHİERİ DOUGLAS MALLOCH DYLAN MARLAİS THOMAS EDGAR ALLAN POE EDWARD ESTLIN CUMMINGS EDWARD ESTLİN CUMMİNGS ELİZABETH BARRETT BROWNİNG EMİLY DİCKİNSON ERİCH FRİED FEDERİCO GARCÍA LORCA FİLİPPO TOMMASO MARİNETTİ FYODOR TYUTÇEV GUİLLAUME APOLLINAIRE HEİNRİCH HEINE İLYA EHRENBURG İLYA SELVİNSKİ İVAN BUNİN JOHANN WOLFGANG VON GOETHE JOHN DONNE JORGE LUİS BORGES JOSE MARTI JOSEPH BRODSKY KONSTANTİNOS KAVAFİS LANGSTON HUGHES LUIS ARAGON MARİNA İVANOVNA TSVETAYEVA MATTHEW ARNOLD MİHAİL İSAKOVSKİ MİHAİL YURYEVİÇ LERMONTOV NİKOLAY ALEXEYEVİCH NEKRASOV NİKOLAY GUMİLYOV OSİP MANDELSTAM PABLO NERUDA PAUL ÉLUARD Paul VERLAINE RAİNER MARİA RİLKE ROBERT FROST RUDYARD KIPLING SEAMUS HEANEY SERGEY YESENİN SOHRAB SEPEHRİ SYLVİA PLATH THOMAS HARDY THOMAS STEARNS ELİOT VALERY BRYUSOV VELİMİR KHLEBNİKOV hebnikov VİCTOR HUGO VLADEMİR MAYOKOVSKİ WALTER WHİTMAN WİLLİAM BLAKE WİLLİAM BUTLER YEATS WİLLİAM SHAKESPEARE WOLFGANG BORCHERT YEVGENİ YEVTUŞENKO YORGO gıorgos SEFERİS .

ünlü şairlerin şehitlerle ilgili şiirleri